Kapaklı Gazetesi - Kalın bağırsak kanseri hakkında bilgiler veren Optimed Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Selim Sözen, "Kalın bağırsak kanserinde en önemli risklerden biri yaş faktörü" dedi.

Kalın Bağırsak Kanseri (Kolorektal Kanser)

Kanser hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Ülkemizde kalın bağırsak kanserleri, tüm kanserler içerisinde üçüncü sırada yer almaktadır.

Sindirim sisteminin bir bölümünü oluşturan kalın bağırsak, kolon ve rektum olarak adlandırılan iki kısımdan oluşur. Kalın bağırsak (kolon), ince bağırsaktan sonra gelen organlardır ve ortalama 1,5 m uzunluğundadır. Ters dönmüş U harfi şeklinde karnın sağ alt tarafından kör bağırsak ile başlar, yukarı çıkar ve karaciğer altından dönüş yaparak karnı yatay geçer. Sol üst köşede yerleşen dalağın altına gelir ve yine bir dönüş yaparak sol taraftan aşağı doğru yönelerek rektumla birleşir. Rektum, ortalama 15 cm uzunluğunda ve kalın bağırsağın genişlemesi sonucu oluşan sindirim sisteminin son kısmıdır. Kanser gelişimi sadece kolonda yani kalın bağırsakta olursa kolon kanseri olarak adlandırılır. Eğer kanser oluşumu rektum kısmında görürlerse Rektum Kanseri olarak isimlendirilir.

Kolon kanseri, kalın bağırsakta tümör büyümesi meydana geldiğinde gerçekleşir. Kolon kanseri kalın bağırsağı etkiler ve genellikle bağırsak duvarındaki poliplerle başlar. Polipli birçok kişi kanser geliştirmeye devam etmez. Büyük polipli (1 santimetreden büyük), çoklu polipli veya displazili polipli (anormal fakat henüz kanserli olmayan hücreler) bireyler en fazla risk altındadır.

Kalın bağırsak tümörlerinin en sık yerleşim yeri sol taraftır, burası da kalın bağırsağın dar yerlerindendir. Bu yüzden sol taraf tümörlerinde bağırsak tıkanıkları karşımıza daha çok çıkmaktadır. Rektum tarafında yani makata yakın kısımdaki tümörlerde en sık bulgu, dışkıya kan bulaşmasıdır. Burada dikkat edilecek durumlardan birisi hemoroid denen hastalıkta da dışkıda kan gözlenir ve kişi bu durumu karıştırarak teşhis ve tedaviyi geciktirebilir.

Risk faktörleri;

• Aşırı kilolu veya obez olmak,

• Fiziksel olarak aktif olmamak,

• Fazla miktarda işlenmiş (sosis, salam ve benzeri) veya işlenmemiş kırmızı et (sığır, kuzu, karaciğer ve benzerleri) tüketmek,

• Sigara dahil tütün ürünlerini kullanmak,

• Fazla miktarda alkol almak,

• Şeker hastalığı (Tip 2 diyabet hastası olması),

• Yaş arttıkça kalın bağırsak kanseri riski artmakta (100 bağırsak kanserinin 85’inden daha fazlası (%85) 50 yaş ya da daha üstü kişilerde görülmüştür.),

• Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi enflamatuar bağırsak hastalıkları  (8 yıldan daha uzun bir süre boyunca kalın bağırsağı etkileyen ülseratif kolit ya da Crohn hastalığına sahip olmak),

• Akromegali, büyüme hormonu bozukluğu,

• Diğer kanserler için radyasyon tedavisi almış olmak,

• Kişinin kalın bağırsak polipleri olması,

• Kalıtsal bir sendromun olması (ailesel adenomatöz polipozis ve kalıtımsal polipozis dışı kolon kanseri (Lynch sendromu) gibi.

Belirtiler;

• Bağırsak alışkanlıklarında ishal-kabızlık gibi değişikliklerin olması ve bu değişikliklerin birkaç günden uzun sürmesi,

• Bağırsakların tam boşalmadığı hissi,

• Dışkıda kan (parlak ya da koyu kırmızı) görülmesi ve/veya dışkı renginde koyulaşma,

• Karında şişkinlik, kramp tarzında ağrı veya gaz şikâyeti,

• Bilinen bir neden olmaksızın kilo kaybı,

• Kansızlık,

• Kansızlığa bağlı halsizlik ve yorgunluk hissi,

• Sürekli dışkılama dürtüsü.

En sık görülen kolon kanseri belirtileri sürekli ishal ve kabızlık, her zaman normal bir kalınlıkta gelen büyük abdestin incelmesi, anüsten ve büyük abdestten kan gelmesi, büyük abdestte yumurta akı görünümlü salgıdır. Kanserin ilerlediği ve bağırsağı tıkadığı durumlarda ise karında şişlik ve ağrı oluşmaktadır.

Sağ kısımda bulunan kolon daha dar bir yapıya sahiptir, bu yüzden belirtileri farklılık gösterir ve aynı zamanda erken tanı olasılığı daha yüksektir. Kalın bağırsağın sol kolon kısmı ise daha geniş bir yapıya sahiptir. Belirtilerle kendini hemen belli etmez. Bu yüzden tanısı zor konulur. Ve vücutta ilerlemeye devam edip ileri evrelere geçiş yapar. Sol kolon kanseri belirtileri kansızlık, halsizlik, yorgunluk gibi belirtilerdir.

Kolon kanseri önlenebilir mi?

Kolon kanseri risk faktörleri taşınıyor ise kolon kanserinden korunmak ve önlemek mümkün olabilmektedir. Kolon kanseri belirtileri düzenli taramalar ve testlerle önlenebilir. Bunlar kan testleri ve kolonoskopidir. Risk faktörleri arasında ileri yaş vardır ve yaşı ilerleyen bireyler mutlaka kolonoskopi yaptırmalıdır. Bu sayede kolon kanseri önlenebilir.

Tanı;

Diğer kanserlerde olduğu gibi kalın bağırsak kanserleri de iyice büyüyene kadar belirti vermezler. Bu nedenle amaç, daha kanserde belirti yokken tümörü ortaya koymak olmalıdır. Belirtiler gelişmeden önce bir kişinin kanser için taranması poliplerin ve kanserin erken tanınmasında yardımcı olur. Poliplerin erkenden tanınıp çıkartılması, kolorektal kanseri önleyebilir. Erken tanı konulduğunda, kolorektal kanserin tedavisi daha etkin olabilir. Bu nedenle, 50 yaş üstündeki kişiler izlenmeli ve kolorektal kanser için artmış riski olan kişiler daha erken tarama programına alınmalıdır. 

Erken tanıda kullanılan tarama testleri şunlardır:

Dışkıda gizli kan testi: Kanserler ve polipler kanadığından bu test ile dışkıda az miktarda kanı saptamak mümkündür. Ancak hemoroid gibi kanser dışı kanama nedenleri de bu testte pozitifliğe yol açabilir. 50-70 yaş arasında kadın ve erkek nüfusa Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) gaitada gizli kan kiti ile hızlı, pratik ve güvenilir bir şekilde 2 yılda bir ücretsiz olarak yapılmaktadır. 

Sigmoidoskopi: Rektum ve sigmoid kolon denen bağırsağın son 60 cm’lik kısmı görüntülenir.

Kolonoskopi: Tüm kolonun iç duvarı görüntülenir, varsa polipler çıkartılabilir.

Risk gruplarına girmeyen hastalara, 50 yaşından başlayarak gaytada gizli kan taraması, 50 yaşın üzerinde ise en azından 5 yılda bir sigmoidoskopi, 10 yılda bir kolonoskopi yapılması önerilmektedir. Risk grubunda olan hastalardan; daha önce polip çıkarılmış olan hastalar bu işlemden sonra 1-3 yıl içinde tekrar kolonoskopi yaptırmalıdır. Anne baba gibi yakın akrabalarında kalın bağırsak kanseri tanısı konmuş olanlar 40 yaşından önce veya akrabasına tanı konulduğu yaştan en geç 8-10 yıl önce taramayı başlatmalıdır. Bazı insanlar, yaşamlarında daha sonra kansere yakalanma riski yüksek olan bazı genetik mutasyonlarla doğar. Bazen bir insan bu genetik özelliğe sahip olabilir, ancak bir çevresel faktör tetiklemediği sürece kansere yakalanmayabilir. Kalıtsal non-polipozis kolorektal kanser için genetik test yaptırılmalıdır. Ailesel adenomatoz polipozis (FAP) olarak adlandırılan hastalık olan kişiler genetik danışmanlık almalı ve 10-15 yaşından itibaren kolonoskopi ile takip edilmelidir. Meme, kadın genital organ kanseri olan kişiler 40 yaşından sonra, ülseratif koliti olan kişiler ise tanı aldıktan sonra periyodik olarak kolonoskopi yaptırmalıdır. Ailede kalın bağırsak polipleri, kalın bağırsak kanseri, ülseratif kolit, Crohn Hastalığı ya da kalıtsal polipozis veya polipozis dışı sendrom öyküsü olan bireylerde 40 yaşından itibaren taramaya başlanmaktadır.  

Tedavi;

Kalın bağırsak kanserinde cerrahi, ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisi (radyoterapi) gibi farklı tedavi seçenekleri uygulanmaktadır. Kolon kanseri tanısından sonra tedavi planı hazırlanır. Bu plan her hastada farklılık gösterebilir. Çünkü hastalığın derecesi tedavi planının belirleyicidir. Ama genel olarak cerrahi operasyon sonrasında kemoterapi ve radyoterapi kolon kanseri tedavi yöntemleridir. 

FAP ve Kolon kanseri Hasta serimden ( Tüm Kalın Barsağın cerrahi olarak çıkarılması:  Laporoskopik Total Kolektomi ameliyatı)

Korunma;

Kalın bağırsak kanserini önlemek için atılması gereken en önemli adımlardan biri tarama olmakla birlikte;

• Sağlıklı kiloda kalmak ve bunu sürdürmek,

• Taze meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek,

• Posa içeriği yüksek besinlerin tüketimini artırmak. Posa içeriği en yüksek besinler sırasıyla; kuru baklagiller, tahıllar, sebze-meyvelerdir.

• Günde 30-60 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite yapmak (tempolu yürüyüş, bisiklete binme gibi),

• Sigara ve alkol kullanmamak,

• Domuz pastırması, sosis ve jambon gibi terbiyelenmiş ve işlenmiş etlerden daha az tüketmek,

• Daha az kırmızı et, daha çok balık tüketmek,

• Süt, yoğurt ya da peynir gibi kalsiyum açısından zengin gıdalar tüketmek gibi hususlara dikkat edilmesi kalın barsak kanserinden korunmak açısından önemlidir. Ayrıca risk faktörü içeren bireylerin kontrollerini muhakkak yaptırmaları gerekir.