Kapaklı Gazetesi - Optimed Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uz. Dr. Nurdoğan Yavuz, son günlerde sıkça duyduğumuz ve en sık rastlanan uyku rahatsızlıklarının başında yer alan uyku apnesi hakkında faydalı bilgiler paylaştı.

UYKU APNESİ NEDİR?

Uyku apnesini tanımlayan Doktor Yavuz, “Uyku apnesi uyku ile ilgili hastalıklardan bir tanesidir. Uyku apnesi diye adlandırdığımız durum gece uyku içinde yatağa yatıldığında uykuda rahat nefes alamama ve nefes durmasına bağlı olarak gerçekleşen oksijen eksikliği ve oksijen eksikliği sonrasında vücutta birtakım şikâyetlerin ortaya çıkması durumudur. Savunma sistemlerinin devreye girerek oksijen eksikliğini ortadan kaldırmak için çabalamaya başlamasıdır. Nedir bu çabalar? Kalbin daha hızlı çalışıp vücudun oksijen ihtiyacını karşılamak için efor sarf etmesi, nefes almak için solunum kaslarının daha fazla çalışmasıdır. Kalp hızlı çalıştığında solumun kasları daha aktif nefes almak için güçlü çalışmaya başlayınca hastayı uyandırmaktadır. Uyanınca da hızlı, gürültülü ve şiddetli horlamalarla nefes alması ve oksijen seviyesi normale dönünce hastanın tekrar uykuya dalması. Uykuya dalınca yine aynı şekilde solunumun durması; solunum durunca tekrar oksijen eksikliği ve oksijen eksikliği ile birlikte yine vücutta birçok savunma sisteminin devreye girerek kalbin hızlı çalışması, vücutta solunum kaslarının tekrar çalışması, eforla birlikte hastanın tekrar uyanması. Özetle uyku ve uyanıklıkla geçen uykuya daldığınızda oksijenin düştüğü ve kardiyovasküler sistemin problem olduğu, hastanın gece uykuda felç, kalp spazmı, kalp ritim problemleri ve kalp krizi geçirebildiği bir hastalık grubudur.” dedi.

UYKU APNESİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastalığın belirtilerine ilişkin de bilgi veren Doktor Yavuz, “Uyku apnesinin belirtileri dediğimizde karşımıza iki yaklaşım çıkıyor. İlki; gece uykuda ortaya çıkan belirtilerdir. Şiddetli horlama ve sessizlik dönemiyle seyreden bir süreç. Gece boyunca nefes almak için gösterilen aşırı bir çaba ve hastasının sıkıntılı, gergin, huzursuz, boğulur ve tıkanır gibi uyanmalarıyla seyreden kalitesiz bir uyku. İkinci grup şikayet ise; gece nefes almak için gösterilen çabayla birlikte hasta çok sıkıntı yaşadığından uyuyamadığı için ertesi gün halsizlik, isteksizlik, yorgunluk, baş ağrıları ve uyuklamalar ortaya çıkabilir. Uyuklamalar olduğunda da karşımıza iş kazaları, trafik kazaları riski çıkabiliyor. Kişinin gece uykusunda solunum sıkıntısı ve oksijen düşmesiyle beraber ortaya çıkan kalp, beyin ve vücudun tüm sistemlerini ilgilendiren şikayetler ortaya çıkıyor. Gündüze yansıyan ise; baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk, isteksizlik, gün içerisinde uyuklamalar, iş ve yaşam kalitesinde bozulmalar, iş ve trafik kazalarına yatkınlık şeklinde gruplandırabileceğimiz şikayetler. Eklememiz gereken nokta uyku apnesi eşittir üst solunum yollarındaki kasların gevşeyip solunumu durdurması ve sonucunda nefes alamama ile beraber oksijen düşmesi ile ilgili bir şikayet grubuyken bundan vücudun bütün sistemleri etkilenir. Uyku apnesi olan kişiler gece sık tuvalete gider, sebep de dolaşım-solunum sistemi bozulduğu için refleks olarak idrar yollarının etkilenmesi ve bunun da gece sık sık tuvalete kalkılmasına sebep olmasıdır. Yine uyku apnesi olan kişilerde nefes almak için gösterilen çabayla birlikte bütün kaslar gerilir. Kollarda ve bacaklarda abartılı hareketler ortaya çıkar ve sırt ağrıları, boyun ağrıları, kol- bacak ağrıları gibi çok sayıda şikâyet meydana gelir. Vücuttaki tüm sistemleri ilgilendiren şikayetler ortaya çıkabilir.” İfadelerini kullandı.

UYKU APNESİNİN OLUŞMA SEBEBİ NEDİR?

Kilo probleminin uyku apnesi oluşumda etkili olduğunu söyleyen Doktor Yavuz, “Uyku apnesinin temel nedeni üst solunum yolları ya da solunum kaslarının aşırı gevşemesidir. Normal şartlarda kaslarımız gevşer fakat uyku apnesi olan kişilerde çok daha fazla gevşer. Uyku apnesinin temel nedeni solunum kaslarının ve üst solunum yollarındaki kasların gevşemesidir. Bu kasların gevşemesine neden olan şey beyinle bu kaslar arasındaki iletişimi sağlayan sinirlerdeki etkilenme bu hastalığın temelini oluşturur. Ama bazı faktörler vardır ki uyku apnesinin şiddetini etkiler. Kilosu olan kişilerde uyku apnesi daha şiddetlidir. Uyku apnesi sadece kiloya bağlı olmaksızın her yaşta ve her şartta ortaya çıkan bir hastalıktır. 2 ya da 5 yaşında hiç kilosu olmayan çocuklarda da uyku apnesi olabilir. Kilonun haricinde bazı dahili hastalıklar da uyku apnesini etkilemektedir. Kaslarla ilgili hastalıklar, agromegali dediğimiz vücuttaki şekil bozukluklarıyla ilgili hastalıklar, çenenin çok küçük olmasıyla ilgili hastalıklar, guatr, şeker ve tansiyon hastalıkları yani metabolik sendromlar dediğimiz hastalıkların tamamı uyku apnesini etkiliyor ve uyku apnesinin şiddetini arttırabiliyor.” dedi.

UYKU APNESİ NELERE SEBEP OLUR?

Doktor Yavuz, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Uyku apnesi tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavi edilmediği takdirde nelere sebep olur dediğimizde; uyku apnesi gece uyku kalitesinin bozulması ve oksijen eksikliği sonucunda vücudun tüm sistemlerini olumsuz etkiler. En çok etkilenenlerden biri de beyindir. Dikkat bozukluğu, kişilik değişiklikleri, unutkanlıklar, hafıza kayıpları ve ilgi kayıpları eşittir iş ve trafik kazaları anlamına gelir. Uyku apnesiyle beraber göğüs içi ve karın içi basınç farklılıklarından dolayı reflüler meydana gelir. Uyku apnesi oksijen eksikliği demektir. Oksijen eksik olunca da yağların yakılması zorlaşır. Bu da kolay kilo alımına yol açar. Uyku apnesi olan kişiler fiziksel olarak daha güçsüz, isteksiz ve yorgun olur. Bu da iş performansına yansır. Gece uykuda kalp ritim problemleri, kalpte zorlanma, kalp yetmezlikleri, beyin damar tıkanıklıkları, felçler, kalp krizi, kalp spazmı ortaya çıkar. Kardiyolojik olarak ciddi problemlere neden olabilir. Horlamanın şekli ve şiddetine bağlı olarak hastanın çevreye yaymış olduğu gürültüden dolayı eşle ilgili sorunlar yaratıp boşanmalara da neden olabilir.”

UYKU APNESİNİN TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Tedaviye ilişkin de bilgiler veren Doktor Yavuz, “Uyku apnesiyle ilgili tedavilerde bizim hastaya ilk sorumuz uyku apnesine eşlik eden başka hastalıkların olup olmadığıdır. Diyabet, kalp, kas, beyinle ilgili herhangi bir hastalığı varsa eş zamanlı olarak bunları da tedavi etmeye çalışıyoruz. İkinci yaklaşımımız ise hastada uyku hijyeni dediğimiz bir uyku düzeni ve disiplini sağlamaya yardımcı oluyoruz. Fakat uyku apnelerinin spesifik tedavisini CPAP dediğimiz solunum cihazıyla yapıyoruz. Uyku apnesinin kasların gevşeyip solunum yollarını daraltması ve havanın solunum yollarından geçememesi sonucunda ortaya çıkan bir hastalık olduğunu söylüyoruz. CPAP dediğimiz cihaz da solunum yollarına basınçlı hava göndererek solunum yollarının açıklığını sağlamaya çalışır. Cihazı kullanmaya başladığımızda uyku apnesi tamamıyla ortadan kalkar. Kaslar gevşeyip solunum yollarını tıkayamıyor, hava rahat girip çıkıyor ve bunun sonucunda da oksijen eksikliği problemi ortadan kalkıyor. Kalp ve beyin zorlanmıyor, dolaşım ve sıvı akışkanlığı normal seviyede seyrediyor ve neticede de hasta rahat ve etkin uyku uyuyabiliyor. CPAP cihazı uyku apnesiyle beraber ortaya çıkan tüm sorunları ortadan kaldırıyor. CPAP’ı kullandığımız ölçüde hasta rutin hayatına dönüş yapabiliyor; CPAP’ı kullanmadığımız zaman ise hastanın şikâyetleri devam ediyor. Şu anda kabul edilebilen tek tedavi yöntemi CPAP dediğimiz solunum cihazıdır. Kullanımı çok kolay, pratik ve devlet tarafından da ödendiği için alımı kolaydır. Hastaların da ev ve özel yaşantısında extra bir yük yaşatmayan çok basit bir solunum cihazıdır.” Diyerek açıklamasını noktaladı.