Geçen 26 Ağustos günü ilk defa Malazgirt’de, Malazgirt Savaşı’nın olduğu yerde, Malazgirt Savaşı’nı ve o büyük zaferi kutladık. Ağustos ayı, bizler için gerçekten de şanlı bir zafer ayıdır: 1 Ağustos’ta Kıbrıs’ın fethi, 11 Ağustos’ta Otlukbeli Zaferi, 23 Ağustos’ta Çaldıran Zaferi, 24 Ağustos’ta Mercidabık Zaferi, 29 Ağustos’ta Mohaç Zaferi ve yine 29 Ağustos’ta Belgrad’ın fethi ve nihayet 30 Ağustos’ta Büyük Taarruz ile birlikte Yunanlılara karşı zafer kazanılması… Bunlar ilk aklıma gelenler.

Sadece bir aya sığdırdığımız bunca zafer, koca ABD’nin hiçbir zaman sahip olmadığı ve olmayacağı kadar çoktur ve de mühimdir. Biz, şanlı tarih dediğimiz zaman boş konuşmuyoruz; gerçekten gururlandığımız bir şanlı tarihimiz var. Batılıların tarihi nasıl? Silahsız ver hatta savaşın ne olduğunu dahi bilmeyen milyonlarca Amerikan yerlisini soykırımdan geçirip topraklarını talan etmekten başka anlatacakları bir tarihleri yok. Afrika’dan mal gibi gemilere yükleyip malikânelerine götürdükleri ve çoğunu zevk için katlettikleri milyonlarca Zenciyi şimdi bile insandan saymıyorlar. Bir onların tarihine bakın, bir de bizim tarihimize?

Yeni Türkiye’miz de zaferler kazanmaya, şanlı bir tarih yazmaya devam ediyor.
15 Temmuz, yedi düvele karşı kazanılmış bir zaferdir.
17-25 Aralık, içimizdeki hainlere karşı kazanılmış bir zaferdir.
Döviz darbelerine karşı yapılan savunmaların her biri büyük birer zaferdir.
Biz, zaferlere alışkın bir milletiz.

26 Ağustos 1071’le birlikte Anadolu adım adım İslam beldesi oldu. Araplar’ın diyar-ı Rum dediği Anadolu, Türk diyarı oldu. Bu noktadan sonra artık geri dönüşümüz olamaz. 1176’da Miryakefalon Savaşı ile ve 30 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz ile Anadolu’nun bize ait olduğunu tescilledik. Buna rağmen hâlâ birileri bizi Anadolu’dan söküp atmak ya da bizleri aynen Kızılderililere, Zencilere yaptıkları gibi kul köle haline getirmek için uğraşıp duruyorlar. 

Elbette bizde bu saldırılara boyun eğecek göz yok. Zaten o sebepledir ki Cumhurbaşkanımız geçen Malazgirt Zaferi kutlamalarında Anadolu’yu hem Kafkasya’nın, hem Balkanlar’ın, hem Ortadoğu’nun, hem de Afrika’nın kapısı olarak nitelendirdi. Anadolu düşerse bütün bu yerler de düşer dedi. Vahşi Batı’nın saldırılarına boyun eğer, darbelerini püskürtemez, işgal planlarını boşa çıkaramazsak sadece biz değil, bizi bir koruyucu kale gibi gören tüm mazlum halklar da sersefil olurlar. 

Bugün dünyada yıllar yılı ezilegelmiş mazlum halklar ve bizler gibi esareti asla kabullenemeyen onurlu milletler, kapitalizme, emperyalizme, evanjelizme, siyonizme, ateizme ve yeni dünya düzenine karşı büyük bir mücadele yürütmektedir. İşte bu mücadelenin sancağı bizim elimizde, biz taşıyoruz.

İçinde bulunduğumuz amansız mücadeleden zaferle çıkmak için yapmamız gerekenleri de lütfen unutmayalım:
● Dostumuzu düşmanımızı iyi ayırt edelim; dostlarımızla iyi geçinirken düşmanlarımıza karşı mesafeli ve tedbirli olalım. Düşmanlarımızın tatlı diline kanmayalım.
● İçimizdeki hainlere dikkat edelim. Hainin özelliği, dost maskesi altında düşmanlık yapmasıdır. FETÖ’cülerin genel karakteristiği budur. İçimizdeki hainler medyada, siyasette, askeriyede, mülkiyede, maliyede, adliyede ve sâir her yerde olabilir. Aman dikkat edelim.
● Sürekli çalışalım, üretelim. Alan değil veren olalım. Tembelliğe, yan gelip yatmaya savaş açalım. Eli iş tutmayanın ağzı iş tutar. Ağız bir açıldığı zaman da pek hayırlı şeyler çıkmaz.
● Enerjik bir beyne ve vücuda sahip olalım. Çok yemek içmek, bir maharet değil ancak ve ancak zillettir. Özellikle çocuklarımızı spora yönlendirelim. Sağlıklı bir toplum olamazsak dilediğimiz gibi çalışıp üretemeyiz.
● Birbirimizle kenetlenelim. Fitnecilere, fesatlara, hasetlere karşı uyanık olalım. Dayanışma ruhumuzu canlı tutalım.
● Okuyalım, okutalım. Okuyan toplumlar, kültürlü olurlar. Kültürlü kimseler ise şuurlu idealist olurlar. Bu ülkeye idealist kimseler lazım.
● Millî olalım. Kendi tarihimizi yabancıların kitaplarından öğrenmek gibi bir saçmalığa düşmeyelim. Millî olmayan mutfaklara, ürünlere, âdetlere rağbet etmeyelim.
● Sevgiyi gönül soframızdan eksik etmeyelim. Sevgi olan yerde her bir iş daha kolay yürür, her bir sıkıntı daha kolay çözülür. Özellikle de kutsallarımızı, bayrağımızı, vatanımızı sevelim.

Emin olunuz, bunlara dikkat edersek bizle hiçbir süper güç başa çıkamaz. Zira süper güçlerin ya da süper güç olma sevdasına düşenlerin en çok korkup çekindiği mevzular bunlardır.

Tüm dostların zafer ayını ‘daha nice zaferlere’ diyerek tebrik ediyorum. 

Muhammed GÖMÜK
Tay-Der Başkanı
28/08/2018