Koca bir ramazanı geride bıraktık...
Şimdi sıra bayramda…
Eğer ki, bayram bir mükafat ise, acaba hak ettik mi? Zira, mükafatlar yapılan iyi şeylerin ardından gelir…
Gün boyu oruçlar tutuldu, beş vakit namazlar kaçırılmadı, iftarlar yapıldı, teravihler kılındı, Kur’an-ı Kerimler okundu, fitreler verildi…
Tüm bunlar yapıldıysa, fiilen, ramazanın gerekleri yapılmış demektir... Oh! Ne ala!..
Ya, ramazanın, orucun bizden beklediği neydi?
Mesela, iftar sofralarında kimlerle olduk?
Adımıza, kurumumuz ya da işletmemiz adına verdiğimiz iftar yemeklerine kimleri davet ettik? Bu sofraları, şehrin önde gelenleriyle, protokolüyle mi renklendirdik, yoksa, etrafımızdaki eş, dost, akraba, komşu, fakir, fukara, kimsesiz, garip, yalnız yaşayan yaşlılar, mahallelerimizde yalnız yaşayan genç fabrika işçileri, ihtiyaç sahipleriyle mi anlamlandırdık?
Ağzımız oruçluydu ama, acaba kilitlimiydi?
Mesela, kötü sözden, küfürlü, edep dışı konuşmalardan, yalandan, gıybetten uzak durabildik mi?
Mesela, gözlerimiz ne yaptı? Harama bakmaktan kaçındı mı?
Ramazan boyunca, ağızlarımızda oruçluyken, ticaretimizi nasıl yaptık? Kaça aldık, kaça sattık? Doğru malları mı sattık? Terazimiz ne durumdaydı? Müşterilerimizi doğru bilgilendirdik mi?
Rüşvetle aramız nasıldı bayramda? Bir arsamızın, inşaatımızın planıyla, projesiyle alakalı bazı mercilere el altından bir şeyler verdik mi? Ya da, bir merci isek, birilerinden hediye(!)ler aldık mı?
Kul hakkıyla aramız nasıldı Ramazan'da?
Kimsenin hakkını yedik mi? Arkasından konuştuk mu?
Mesela, iftira atık mı kimseye? Olmamışları olmuş gibi konuştuk mu? Mesela, sosyal medyada yayınlanmış, uydurma kaydırma bir paylaşımı, önüne ardına bakmaksızın bizde paylaşarak, yalana, iftiraya, çamura bulaşmış olduk mu?
Diğer canlılarla nasıldı aramız? Bir kediye, bir köpeğe bir kap su verdik mi? En azından, yiyeceklerimizden artanları, onların bulup yiyebileceği bir şekilde bir köşeye bıraktık mı? Bir fidanın, bir çiçeğin dibine su döktük mü?
Kamuya ait bir alanda, boşa akan bir su vanasını, gereksiz yanan bir ampulü kapattık mı?
Araçların geçeceği yerlere atıldığını gördüğümüz bir cam parçasını, kırılmış bir şişeyi, bir çiviyi olduğu yerden kaldırdık mı?
Rastgele atılmış bir çöpü, alıp en yakın çöp kutusuna attık mı?
Yapmadık mı?
Bu durumda, tutulan oruçlar olmuş mudur, olmamış mıdır ben bilemiyorum...
Gidip, camiinizin imamına ya da müftüye sorun, biz şunları şunları yapmadık, bunları şöyle şöyle yaptık, orucumuz olmuş mudur, olmamış mıdır, diye sorun…
Ben bilmem, müftü ne derse o…
Fakat, en azından, bayramlarımızın bayram olabilmesi adına bazı önerilerde bulunabilirim…
Bir defa, ilk önce, Bayram namazlarımızı kılalım…
Eğer, cami önünde bayramlaşmaya kalmak istiyorsak, herkesle, büyük, küçük, zengin, fakir, yaşlı, genç, herkesle bayramlaşalım…
Öyle, cemaatin arasına bayramdan bayrama katılan kelli felli ağa babaların, siyasetçilerin, bilmem ne başkanlarının ellerine, ayaklarına yapışırsak, o sağlıklı bir bayramlaşma sayılmaz…
Bayram namazları kalabalık oluyor, hepimizin malumu… Namaz kılabilmek için yer kapma yarışına girip, bir başkalarının haklarını ellerinden çalmaya uğraşmayalım!… Giriş çıkışlarda, itişip kakışmayalım!… İnsanların bayramlık ayakkabılarını çiğnemeyelim!.. Ellerimizdeki ayakkabıları, önümüzdeki insanların üstlerine başlarına değdirmeyelim!..
Mümkün olduğunca, çokça, çocuk sevindirelim!..
Uzun yolculuklara çıkacağız belki…
Trafikte düzgün araç kullanalım! Hız yapmayalım!.. Şerit ihlali, hatalı sollama, yakın takip, gereksiz korna ve selektör yapmayalım!.. Işıklara, hız kısıtlamalarına riayet edelim!.. Emniyet kemerlerimizi takalım,seyir halindeyken telefon görüşmeleri yapmayalım!.. Yolun solunu kapatıp, kendi kafamıza göre sürmeyelim araçlarımızı!..
Zira, gideceğimiz yerlerdeki hiç kimse, bizlerin ve yollardaki diğer insanların parçalanmış hallerini beklemiyor…
Bir an önce değil, sağlıklı bir şekilde ve tek vücut halinde bekleniyoruz, bunu unutmayalım!..
Daha bir çok şeyi buraya yazabilirim ama, sayfalar yetmez..
Biz, birkaç tane güzel şeyi hayata geçirelim, emin olun ki, onları da başka güzellikler kendiliğinden takip edecektir…
Biz yeter ki iyi insan, iyi birey, iyi vatandaş olmak için, küçükte olsa bir adım atalım…
Bakın, o zaman ramazanlar nasıl ramazan olacak, bayramlar nasıl bayram olacak!..
İyi bayramlar dilerim…