Bugünlerde Tunceli/Dersim üzerinden çemkirmek moda...

Bakıyorum, herkes er meydanında...

Yok yok, kimsenin er meydanında olduğu filan yok, aslında hepsi, direklerarası sahnesinde, bir ortaoyunundalar... Kendilerini rollerine öyle kaptırmışlarki, Dümbüllü, Naşit, Güllü Agop, Kavuklu bile ağızları açık izlerler, tüm şu olan bitenleri...

Cumhuriyet'in, haklı bir eylemi olarak verdiği Tunceli ismini, yeni seçilen kominist başkan Fatih Maçoğlu, sözde değiştirme kararı alarak, Dersim yapmış ve hatta tabelayıda asmış...

Bir defa şunu baştan söyleyim, bir belediye başkanının, il simini değiştirmeye yetkisi yoktur, bu iş için maçası yeterli değildir, bu biline...

Ama dedim ya baştan, rolüne fena kaptırmış kendisini, oynuyor kafasına göre...

Şimdi, bugün kominist başkana saydıranların sahnelerini bir izleyelim...

Üf!.. Ne sövmeler, ne kaydırmalar... Almışlar ellerine çakaralmaz altıpatlarlarını, bir tuş hareketiyle yüz düşmanı yerle bir eden(!) bilgisayarlarını, ölümüne cenk ediyorlar(!)...

Hiç omuzlarının üstlerinde taşıdıkları yuvarlağı çalıştıran, düşünmeye sevk eden, azıcık geriyi hatırlamaya çalışan yok... Belliki, o yuvarlağın içerisinde, beyin denilen bir organın varlığındanda habersizler...
Haberleri olsaydı, az bir zorlamayla harekete geçeceğini bilirlerdi...

Hatırlatırım!...

Yerleşim yerlerinin değiştirilmesi ve Cumhuriyetten önceki isimlerin tekrar kullanılması düşüncesi, 2009 ile 2015 yılları arasında, DTP, PKK, AKP ve AB ortak girişimiyle gündemimize düşmüştür!..

Adına, Çözüm Süreci dedikleri, o rezil dönemde musallat edilmiştir başımıza...

İttihat ve Terakki döneminde başlayıp, Cumhuriyet döneminde tamamlanmış olan Türkçeleştirme çalışmaları neticesinde, artık bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin, tamamen devletleşmesi adına gerçekleştirdiği bu durum, çok değil, bir kaç sene öncesinde, halen bugünde iktidarda olan, ve taraftarları ve de destekçilerinin Fatih Maçoğlu'na çemkirdiği, sövdüğü, salladığı, AKEPE eliyle bozulmuştur!...

Güroymak, AKEPE döneminde, devletin en üst isminin ağzıyla Norşin olmuştur!...
Güneysu, bizzat RTE'nin ağzıyla Potamya olmuştur!..

Yine, şahsen bana çok sempatik gelen Tunceli'ne, o kepazelik döneminde, devlet ağzıyla, Dersim denilmiştir.. Yani, bugün, Fatih Maçoğlu ile hortlamış bir mevzu değildir bu... 
Tamamen AKEPE'nin eseridir!..

Ben, geçen yıl gözlerimle gördüm, Doğu'da bir çok yerleşim yerinin tabelası, hatta harfleriyle bile Türkçe değildi...
Muş'a girerken, bir mezarlığın adını okuyamadım, mesela...

Halk, kendi arasında ister Dersim desin, ister Amed desin, ister Vostan desin, ister Haçkar desin, bunda bir sorun yok... Tıpkı, kendi aralarında anadillerini konuşmalarında bir sorun olmadığı gibi...

Nitekim, bu taraflarda bunu hepimiz yapıyoruz...

Mesela, bizzat bildiklerimi sayacak olursam, Vona diyoruz, Perşembe'ye, Ayana diyoruz Küçükyayla'ya, hatta Beyoğlu'na Pera denildiğine dahi çok kere şahit oldum...

Ancak, devlet dilinde, resmiyette bu böyle olamaz!.. Bu yerlerin isim hakları, küllerimizden yeniden doğarken ödediğimiz bedellerle alınmıştır!..
Türkiye Cumhuriyeti bu mevzuya son noktayı koymuştur!..

Şunu söylemek istiyorum!..
Bugün, modaya ve akıma uymak için Tunceli Belediye Başkanı'na sövmekle korunmuyor devlet!..

Devleti samimiyetle korumak istiyor olsaydınız, bu AKEPE devletimizin kodlarıyla oynarken karşı çıkacaktınız!.. 

Samimi olsaydınız, ülkenin kurucusu Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk'e dil uzatılırken itiraz edecektiniz!..

Bugün, bu tür girişimlere, Süleyman Soylu karşıymış gibi yaptığı için karşı durmakla devleti savunduğunuzu zannediyorsunuz, halbuki, Atatürk böyle istediği için karşı dursaydınız, işte o zaman devleti savunmuş olurdunuz!

Siz, tüm bu olanlardan sonra, Norşin diyen AKEPE'yi yeniden iktidarda tuttunuz!..
Siz, Potamya diyen AKEPE'nin kaybetmemesi için, kendi partinizi yok ederek, onlara destek verdiniz!..

Siz, hepiniz, yurdumuzu Türk yurdu yapan, Tunceli yapan, Güroymak yapan, Kelkit yapan, Kaçkar yapan, Beyoğlu yapan, Güneysu yapan, Yüce Komtan Atatürk'e küfür eden, Kadir Mısıroğlu adlı hain meczubun cenazesindeydiniz!..

Siz!.. Hiçbiriniz, bu devleti sevmiyorsunuz!.. Hiçbirinizin bu mirası korumak ve savunmak gibi bir derdiniz yok!..

Hepiniz, kendilerinizi bir rollere sokmuş, şekilden şekile giriyorsunuz!.. Bırakın, rol yapmak sahne sanatçılarına münhasır kalsın!..

Maymunlaşmanın ve soytarılığın alemi yok!..